Her insanın bir yaşam hikayesi vardır.
17 yaşında belki de yaşamımın en önemli çağımdaydım.
Varlığı, gölgesi bana güç veren en büyük destekçimi kaybetmiştim.
Hissettiğim o gücün büyüklüğünü kelimelerle anlatamam.
O gücün etkisiyle hayata farklı bakardım.
O yaşlarda her insan biraz delidir yada ben öyleydim.
Çok sevdiğim babamı kaybetmiştim.
O benim için ölümsüzdü, o ölemezdi ama evet istemesem de kabul etmesem de O da beni ve ailemi bırakıp gitti.
Çok beklememe rağmen geri gelmedi.
Tam 29 yıl oldu onu kaybedeli ve yokluğunu ve bir yanımın hep eksik olduğunu her zaman hissediyorum.
Bütün hayallerim, umutlarım sönecekmiş, hayat sanki benim için bitecekmiş gibi geliyordu. Oysa şimdi benim de bir ailem ve çocuklarım var.
Ben de bir babayım ve çocuklarımın bana ne kadar ihtiyaçları olduğu gerçeğini görmezden gelemem.
Onlar için güçlü olmak zorundayım, zorundasınız, zorundayız.
Hayattın en acımasız yüzünü gördüm, en zor sınavlardan geçtim, zorlandım ama çaba gösterdim.
Çok şey öğrendim hayattan.
Zor, bir o kadar da imkansızlıklarla dolu ama her şeye rağmen yaşamaya değer.
Her insan kendisinin doktoru olmalı.
Bir nevi acılarımızı eşimizle, dostlarımızla paylaşarak hafifletmeli ve hayatımıza kaldığımız yerden devam etmeliyiz.
Hayatın ne kadar acımasız olduğunu bile bile, peşinden yılmadan, inadına sonuna kadar gideceğiz.
Sevdiklerimizle ne kadar güzel vakitler paylaşır ve yaşarsak bizi güzel anılarla anmamıza sebep olacak.
O yüzden diyorum ki elbette kimse kötü üzücü olaylar yaşamasın.
Hele hele çok sevdiği bir yakınını kaybetmesin.
Rabbim kimseye böyle bir şey yaşatmasın ama çok iyi biliyoruz ki bu hayatımızın en gerçeği. Yine de diyorum ki, her ne olursa olsun, her ne yaşanırsa yaşansın hayat her şeye rağmen devam ediyor.
Güzel anlarımızı hayal ederek yad edeceğiz.
Yüce Rabbimden diliyorum, kimseye evlat acısını yaşatmasın.
Tüm güzelliklerin sizinle olması dileklerimle.